Murat Ülker’i okumak, Ömer Koç’u anlamak

Türkiye’de iş dünyasının sanatla en ilgili figürlerini say deseler ve bunun için 1 saniye verseler, düşünmeye fırsat bulamadan yani zihnimdeki algı ile Ömer Koç, Bülent Eczacıbaşı ve Murat Ülker isimlerini sayıveririm. Son günlerde hem Murat Ülker hem de Ömer Koç, modern sanata olan tutkuları ile değil iki önemli gelişme ile gündeme geldi. Yüz bini aşkın kişiye istihdam yaratan, milyarlarca dolarlık operasyonu Türkiye ve dünyada yürüten ülkemizin değerli müteşebbisleri ile yapılmış detaylı söyleşiler ‘Murat Ülker’den Röportajlar’ ismi ile The Kitap tarafından yayınlandı. Kitapta neler yok ki! Girişimci olmak isteyenler için düştüğün zaman nasıl kalkarsın rehberi niteliğinde bir yapıt. Öte yandan Ömer Koç ise İKSV’nin toplantısında sözü son dönemin en büyük yarası Gazze’ye getirerek ve bu konuda çok net bir tutum takınarak; konunun uluslararası kamuoyunda da yankılanmasında başrolde bulunarak çok değerli bir işe daha imza attı.

Murat Ülker’i birkaç nesli büyüten çikolata, bisküvi ve şekerlemelerin patronu aynı zamanda da çocuklarının büyüme sürecinde onların teknoloji tutkusunu basınla paylaşan bir patron ve baba olarak tanırdım. Son yıllarda kendisinin aslında bir ‘yazar’ olduğu ortaya çıktı. Hobi gibi başlayan ama giderek profesyonel bir eyleme dönüşen yazma serüveni Murat Ülker .com adresinde devam ediyor. Kendisi ‘Öyle bir para yok’ dese de Forbes’a göre 6 milyar dolar ve biraz daha üstü kişisel servete sahip Ülker bugüne kadar neler yazmış diye bakınca, GOYA adını verdiği seyahatleri 86, sanat yazıları 84, iş hayatı 46 sıralamasıyla devam ediyor. Ülker daha çok gezip gördüklerini, farklı kültürlerin zihnindeki yansımasını ve buna iş insanı, sermayeden gözü ile değil sanat seven bir entelektüel bakışıyla yazıyor. Diğer kategoriyi doğrudan sanat oluşturuyor ve çoğu benim pek hazzetmediğim modern sanattan (modern romanlar kaleme alan yazara göre oldu bu bakış) ve klasik sanattan (ha işte onu severim) oluşuyor. Ama son dönemde Murat Ülker, çok sayıda röportajla da karşımıza çıktı. Üstelik bunu LınkedIn hesabından da düzenli olarak paylaştı. The Kitap tarafından yayınlanan Murat Ülker ile Röportajlar isimli metinde Ali Koç, Ali Sabancı, Ali Ülker, Bülent Eczacıbaşı, Erman Kalkandelen, Fatih Erünsal, Hanzade Doğan, Mehmet Tütüncü, Mete Buyurgan, Mürsel Özçelik, Uğur Demirel ve Zeynep Bodur ile yapılan kapsamlı röportajlar yeri alıyor.

Patronların sırları satır aralarında

Gazeteci gözü ile söylemek gerek ki röportajlarda Murat Ülker, çalıştığı ekonomi dergisinin yazı işleri müdürünün kendisine ‘Patronları sıkıştır, manşetlik yanıtlar almaya bak’ sözünü duymuşçasına nalına mıhına sorular var. Öte yandan söyleşilere katılan iş insanları da açık yüreklilikte, herhangi bir otosansür oluşturmadan yanıtlar vermiş. Röportajlar aslında bir gazete için çok uzun, dergi için hayli kapsamlı yapılmış. Yani kitap olması fikri ile oluşturulmuş. Röportajların kalitesini soru belirlerken, verilen yanıtlar da aynı zamanda işin boyutunu değiştirir. Yine gazeteci olarak söylemek gerek ki, patronlar biz gazetecilere çoğu zaman açmadıkları sırlarını ve paylaşmadıkları anılarını ‘kendilerinden biri’ olan ama o an bizden biri yani bir gazeteci görevi üstlenen Murat Ülker ile paylaşmış. Röportajlarda ben başarı hikayelerinden çok başarısızlık durumunda iş insanlarının nasıl ayakta kaldığı ve hangi yöntemlerle başvurduğu ile ilgilendim. Aynı zamanda bu varlıklı ailelerin birer ferdi olarak kendilerini ispatlamak ve çalıştıkları alanda başarılı olmak için hangi yollardan geçmek zorunda kaldıklarına dönük biyografik anlatılarını çok kıymetli buldum. Aslında satır aralarında güzel bir iş dünyası belgeseli ya da kurgusal olarak geliştirilebilecek bir film öyküsü bile var. Bu açıdan Murat Ülker’i röportajları için tebrik edip, iş dünyasının çeşitliliğini düşününce röportajların devamını istemek gerekir.

Edebiyat merakı ile tanınıyor

Ben Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Ömer Koç ile birkaç kez röportaj yapmak istedim ama hiç gerçekleşmedi. Bir edebiyatçı olarak Ömer Bey’in (eğer duyduklarım doğru ise) YKY’nin yayımlayacağı yapıtları da yakından incelemesi ve çeşitli önerilerde bulunması dahi olmak üzere sanatla ilgisi hep ilgimi çekmişti. Kendisiyle uzun uzun edebiyat konuştuğumuz bir röportaj yapmayı istedim hep. En sevdiği roman, en çok etkilendiği roman, olmak istediği roman karakteri? Türk edebiyatında kimleri okur, Türk edebiyatı hakkında neler düşünüyor? Ömer Bey’in ayrıca çok önemli bir modern sanat ve Osmanlı eserleri koleksiyonu bulunduğun biliyorum. İş dünyasının yoğun temposuna rağmen sanatla bu kadar iç içe olması ülkemiz açından da çok önemli bir olgu olarak karşımızda duruyor. Böylece Koç Holding sanata da her zaman olduğundan daha fazla destek veriyor; verebiliyor.

Muhteşem bir konuşma yaptı

Geçtiğimiz günlerde yine İKSV’de bir sanat etkinliğinde Ömer Bey, çok önemli bir çıkışta bulundu. Sanata dair bir konuşmada sözü insanlığa getirdi. Öyle ya insanlık olmadan sanat kanatsız bir kuş gibidir. Anadolu Ajansı’na göre Ömer Koç, konuşmasında ayrıca Gazze’ye değinerek, “Kalbim Gazze’nin uzun zamandır acı çeken halkıyla. Dualarım ve düşüncelerim onlarla. Hala bazı insanların bu korkunç soykırımı destekleyip, haklı görmeyi sürdürmesine inanamıyorum. Fakat gerçekler ve adalet sonunda galip gelecek.” dedi.

Koç Holding gibi uluslararası alanda çok sayıda ticari partneri ve gücü bulunan bir holdingin tepe yöneticisinin insanlığı ilgilendiren bu önemli konuda bu denli samimi, içten ve kuvvetli konuşması bir gazeteci olarak benim avuçlarım parçalanarak kadar kendisini alkışlama isteğimi doğurdu. Yaşadığımız dünyanın sosyo ekonomik durumunda Ömer Bey’in bu çıkışı büyük bir cesaret örneği. Kendisini insanlık adına bu çıkışı yaptığı için yürekten kutluyorum.