Daha çok Ülker’e ihtiyacımız var

İstanbul’da küçücük bir bisküvi fırınında 1944’te başlayan ticaret hikayesi, bugün içinde Godiva’nın da olduğu markalarla pladis adıyla global bir yolculuğa dönüşürken Ülker ismi adını aldığı yıldız gibi Türkiye ticaretinin üzerinde parlamaya devam ediyor. Önceki günlerde yaşanan market zincirleri tartışmasında pladis Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker’in röportajı çok konuşuldu. Benim de aklıma Ülker’in Türkiye ekonomisi için değeri ve önemi geldi.

Sabri Ülker

Önce İstanbul, sonra Türkiye

Türkiye’de yaşam sürüp de sosyal hayatında Ülker Çikolata’nın herhangi bir ürünü ile tanışmamış biri olabilir mi? Bu mümkün olmayan önermeyi gerçeğe dönüştürmek hiç de kolay değil. Sabri ve Asım Ülker kardeşlerin Kırım’dan Türkiye’ye göçleri sonrası ülkemizde tanınmayan ya da az tanınan bisküviyi tüketicilerle buluşturması, bir ticari devrimin ayak sesi oldu. Yıllar boyunca Eminönü’nde her duyanın iştahının kabarmasını sağlayan bisküvileri pişiren Ülker Ailesi, daha sonra işleri büyüterek tam olarak ticarete atıldı. Önce İstanbul geneli, ardından Anadolu ve Türkiye’nin tamamı Ülker’in hem o günlerde ismine inavasyon ve Ar-Ge ürünü denilmeyen ‘yaratıcılığının’ ürünleriyle doldu. Tatlı bisküviler, tuzlu krakerler, ardından İsviçreli olarak nam salmış ve Türklerin işçi olarak gittikleri Belçika ile Almanya’nın da çok iyi olduğu düşünülen çikolata.

Ülker ile özdeşleşen Halley üretimi

Global devlerle yarıştı

Ülker Ailesi’nin çabaları sayesinde Türkiye hem büyük bir gıda sanayiine kavuştu; hem çok önemli bir gıda lojistik ağını ve tecrübesini kazandı hem de birkaç neslin tatlı hikayelerinin öznesi haline geldi. ‘Unutma babacağım akşama Ülker getir’ reklam sloganını dilimize dolayan şirket Türkiye’deki kabına sığmayınca, gözünü yurt dışına dikti. Fakat karşılarında ABD’li ve Avrupalı global gıda devleri vardı. Buna rağmen Sabri Ülker’in ülke ülke dolaşarak yaptığı birebir anlaşmalar uyarınca, Anadolu’dan birer ikişer çıkan küçük ihracat kamyonlarının yerini zamanla TIR’lar, sonra Ro-Ro gemileri aldı. Dünya ile rekabet edebilecek denli kaliteli ve yaratıcı ürünler tüketici tarafından hayli sevilince, iş daha da büyüyerek yurt dışında fabrika açmaya vardı. 2018 yılında Ülker yönetimi ile birlikte Suudi Arabistan’a yaptığımız fabrika ziyaretlerinde, Murat Ülker bize babasının nasıl toptancıları dolaşarak Ülker markasını anlattığını, önce küçük miktarda başlayan sevkiyatın zamanla bölge ülkelerden gelen talebi karşılamak için satın alınan fabrikalara dönüştüğünü anlattı.

Ülker’in bugün 14 ülkede 72 fabrikası ve on binlerce çalışanı bulunuyor.

Godiva markası Ülker ile daha ulaşılabilir hale geldi

Godiva’yı satın alarak başardı

Ülker’in yolculuğundan söz etmişken 2007’de dünyayı şaşırtan, Türkiye’yi de ayağa kaldıran Godiva başarısından söz etmekte fayda var: Dünyanın premium çikolata markası Belçikalı Godiva’yı 850 milyon dolara satın almak Ülker’in global arenadaki yolculuğunu daha görünür kılmakla kalmadı, Türk şirketlerinin yurt dışında global markalara talip olmasının da önünü açtı. O tarihten sonra birçok Türk şirketi, Ülker’den aldıkları cesaretle yurt dışında tanınmış birçok markayı satın alarak işletmeye başladı. Godiva’nın Ülker’e geçişiyle beraber bilinirliği ve tüketiminde ciddi bir artış meydana geldi. Özellikle Uzakdoğu ve MENA bölgesinde Godiva, daha önce tüketicisi olmayan kitlelerle buluştu. Türkiye’de de erişilebilir küçük paketler halinde daha geniş tüketici kitleleri tarafından tercih edilmeye başlandı.

İngiltere’de dev satış ile bisküvi devini aldı

Kabına sığmayan Ülker, pladis adımı ile global marka olma amacını perçinledi. 2014’te 2 milyar pound’a United Biscuits’ü satın aldı ve Mcvites markasına sahip oldu. pladis’in merkezi Londra’ya taşındı. Ülker için ‘Türkiye’den gidiyor’ denilirken, Ülker’in Türikye’deki fabrika sayısı daha da arttı. Üstüne ŞOK Marketler yatırımı ile Ülker başta olmak üzere ürünlerin perakende ile daha fazla buluşmasının da yolu açıldı. Zincir marketlerin sayısı katlandı istihdamda büyük atılımlar gerçekleşti. Üretici tarlada kalan ve ne yapacağını bilemediği ürünlerini, daha tohumunu atmadan bu zincirlere satarak bir ekosistem oluşturdu. Gelişen rekabetle beraber tüketici için daha uygun fiyatlı ürün elde etme imkanı doğdu.

Murat Ülker, McVites markası ile beraber

Özetle 1944’te Eminönü’nde nefis bisküvi kokuları yayan Ülker, bugün ticaret yaşamımızın üzerindeki en parlak Yıldız’lardan biri olarak varlığına devam ediyor. Kuşaklar boyu devam eden Ülker tüketme alışkanlıkları, büyük küçük tüketiciler tarafından ara vermeksizin sürdürülüyor. Şirket, gıda konusunda çalışmalar için Sabri Ülker Araştırmaları Enstitüsü Vakfı için yılda onlarca milyon dolarlık araştırma bütçesi ayırıyor. Fenerbahçe başta olmak üzere spor kulüplerine büyük sponsorluk destekleri veriyor. İstihdam yaratıyor. Üretime devam ediyor. Türk markalarının kalite algısını yurt dışında büyük bir başarı ile taşıyor. Dün Murat Ülker’in yönetimindeki pladis bugün Ali Ülker’in yönetimi ile faaliyetlerine aralıksız devam ediyor. Yaşattığı ekonomik başarılarla da ülkemizin gurur duymasını sağlıyor.