Unilever Türkiye’den 60 bin İş ve Proje Desteği

Dünyanın en büyük üreticilerinden Unilever, Türkiye’de 60 bin kişinin hayatına doğrudan dokunacak farkındalık projelerini devreye aldığını duyurdu.

Aralarında OMO, Dove, Knorr ve Algida’nın da bulunduğu birçok markanın üreticisi olan Unilever, değer zincirinde yer alan kişilerin yaşam standartlarını yükseltmeye, kendilerine kapsayıcı fırsatlar sunmaya ve geleceğin çalışma şekillerine kişileri şimdiden hazırlamaya odaklanacak. Unilever Türkiye, bugüne kadar kendi bünyesinde ve ekosisteminde kadının iş dünyasında yükselmesi için çeşitli projeler gerçekleştirdi. Gençlerin iş hayatına katılması için gerekli donanıma sahip olmalarını desteklediği projelerle 10.000’i aşkın gencin hayatına dokundu. Sürdürülebilir tarım projeleriyle toplamda 50.000’e yakın çiftçiye fayda sağladı. Şirket önümüzdeki dönemde bu örnekleri çoğaltmak ve etkisini büyütmeye odaklanacak.

Unilever, kendi değer zincirinde yaşam standartlarını yükselterek, kapsayıcı bir yaklaşımla imkanlar yaratarak ve çalışanlarını iş hayatının geleceğine hazırlayarak daha adil ve kapsayıcı bir toplumun oluşturulmasına katkı sağlamak için bir dizi kapsamlı taahhütte bulunduğunu ve eylem planı geliştirdiğini açıkladı.

Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin

Unilever’in global taahhütleri şöyle:

  • 2030 yılı itibarıyla şirkete doğrudan mal ve hizmet sağlayan herkesin geçinmelerine yetecek kadar ücret aldıklarından emin olmak
  • 2025 yılı itibarıyla yeteri kadar temsil edilmeyen gruplardan gelen kişilerin sahip olduğu ve yönettiği işletmelerle küresel ölçekte toplam 2 milyar Avro iş hacmine ulaşmak
  • Çalışanlarımız için yeni çalışma modelleri geliştirmek ve 2030 yılına kadar dünyada 10 milyon genci iş fırsatlarına hazır hale gelebilmeleri için ihtiyaç duyacakları temel becerilerle donatmak

Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin

Unilever CEO’su Alan Jope söz konusu yeni taahhüt ve aksiyonları açıklarken, “Günümüzde dünyanın karşı karşıya olduğu iki büyük tehdit, iklim değişikliği ve sosyal eşitsizliktir. Hiç şüphesiz ki, halihazırda var olan bu sosyal ayrım, geçtiğimiz yıl pandemi nedeniyle daha da derinleşti. Sosyal uyumu sağlayan, çeşitliliği kucaklayan, yetenekleri besleyen, herkese fırsat tanıyan ve geçim kaynaklarının iyileştirilmesine yardımcı olan bir toplum oluşturmak için kararlı aksiyonları yine hep beraber almaya hepimizin ihtiyacı var. Gerçekleştirmeyi taahhüt ettiğimiz aksiyonların, Unilever’i, bugün bile deneyimlediğimiz ve gelecekte daha fazla karşılaşacağımız büyük toplumsal değişimlere hazırlarken, daha iyi ve güçlü bir işletme haline getireceğine inanıyoruz. Sağlıksız bir toplumda sağlıklı bir işin olamayacağını iyi biliyoruz” şeklinde konuştu.

Mustafa Seçkin: “Ticari büyüme ve sosyal fayda ile sürdürülebilir kalkınmanın itici gücü olacağız”

Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin de konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Biz Türkiye için iyi olanın Unilever için de iyi olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda hem ticari büyüme hem de toplumsal fayda ile sürdürülebilir kalkınmanın itici gücü olacağız. Türkiye’deki işimiz, 5.000’den fazla çalışanımız, 20.000’den fazla iş ortağımız ile değer zincirimizdeki birçok insan ve topluluğun ekonomik geçimine katkıda bulunuyor. Ancak ülkemizin geleceğine yatırım yapacaksak kırılgan grupların güçlenmesi için onları desteklemek zorunda olduğumuzun bilincindeyiz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin aşılması, kadınların iş hayatına katılımının artırılması, daha üst pozisyonlara gelmelerinin desteklenmesi, yine gençlerin iş, eğitim ve becerilerini geliştirme fırsatlarına kavuşması hedefiyle gidilecek uzun bir yolumuz var. Bugüne kadar; Embark, Ben Algida, Gelecek Daha Net Platformu gibi gençlerin güçlenmesi ve iş hayatına katılması için gerekli donanıma sahip olmalarını desteklediğimiz projelerle 10.000’i aşkın gencin hayatına dokunduk. Lipton ve Knorr’daki sürdürülebilir tarım projelerimizle toplamda 50.000’e yakın çiftçiye fayda sağladık. Kendi şirketimizde ve ekosistemimizde, kadının iş dünyasındaki yükselişini destekleyen projeler gerçekleştirdik. Bu örnekleri çoğaltmak ve etkisini büyütmek konusunda kararlıyız.”

UNILEVER’İN YENİ GLOBAL TAAHHÜTLERİ NELERİ İÇERİYOR?

Daha yüksek yaşam standartları 

İnsanların geçim sağlayabilecekleri bir gelire sahip olmalarını sağlamak, daha adil ve kapsayıcı bir toplum oluşturabilmek için atılması gereken kritik bir adımdır. Bu sayede insanlar makul bir yaşam standardı edinebilir, bir ailenin gıda, su, barınma, eğitim, sağlık, ulaşım, giyim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilir ve beklenmedik olaylar için bir miktar para biriktirebilir. Geçim sağlamaya yeterli bir gelir, insanların yaşamlarında aktif olabilmelerini ve yoksulluk döngüsünden çıkabilmelerini sağlayacak seviyede olmalıdır. 

İnsanların geçinebilecekleri gelire sahip olmaları, ekonomiye de doğrudan fayda sağlar çünkü tüketiciyi harcama yapmaya teşvik eder, yeni iş yaratılmasını sağlar, küçük işletmeleri destekler, personel devir hızını düşürür, iş verimliliğini ve kalitesini artırır ve genel olarak yararlı bir ekonomik büyüme döngüsü yaratır. 

Amacımız, dünyanın dört bir yanında düşük gelirli çalışanların yaşam standartlarını yükseltmektir. Bu nedenle, Unilever’e doğrudan mal ve hizmet sağlayan herkesin 2030 yılı itibarıyla geçinmelerine yetecek kadar ücret aldıklarından emin olacağız. Biz kendi çalışanlarımızın tümüne hâlihazırda geçim sağlayabilecekleri bir ücret sağlamakla birlikte kendi iş gücümüzün ötesindeki insanlara, özellikle imalat ve tarım sektörlerinde çalışan en kritik durumdaki insanlara da fayda sağlamak istiyoruz. Sistemli bir değişim yaratabilmek ve geçim için yeterli minimum gelir uygulamalarının dünya genelinde benimsenmesini sağlayabilmek amacıyla; satın alma uygulamaları, iş birliği ve savunucu bir yaklaşım vasıtasıyla tedarikçiler, diğer işletmeler, devletler ve STK’lar ile birlikte çalışacağız. 

Bunlara paralel olarak perakende değer zincirimizdeki 5 milyon küçük ve orta ölçekli işletmeye (KOBİ) 2025 yılına kadar yeni becerilere, finansmana ve yeni teknolojilere erişim sağlamalarına yardımcı olarak büyümelerinde destek olacağız. Çalıştığımız KOBİ’ler, genelde bağımsız mağazalar ve satış noktaları işleten perakendecilerden ya da sokakta veya kapıdan kapıya satış yapan mikro girişimcilerden oluşmaktadır. Bu KOBİ’lere dijital araçlara, finansal imkânlara ve hizmetlere erişim sağlayarak ve sosyal girişimciliği destekleyen kamusal/özel modeller uygulayarak işlerini ve gelirlerini büyütmelerinde yardımcı olacağız.  

Yeni imkânlar yaratacak kapsayıcı bir yaklaşım 

Ekonomik kapsayıcılık yoluyla yaşam standartlarının geliştirilmesine ek olarak, hem Unilever bünyesinde hem de dışında olan, yetersiz temsil edilen gruplardan gelen kişiler için daha fazla imkân yaratmamız da kritik önem taşımaktadır. İş yerinde çeşitliliğin olması, inovasyon, yaratıcılık ve empati gibi nitelikleri teşvik ettiğinden dolayı finansal performansı da doğrudan yükseltir.  

Unilever bünyesinde kapsayıcı ve çeşitliliği artırmak için yeni ve destekleyici adil politikalar ve süreçler uygulayacağız. Dünya genelinde yönetim kadrolarımızda cinsiyet eşitliği sağlayabilmiş olmaktan gurur duyuyoruz; fakat hem kadınlar hem de herkes için yapacak daha çok işimiz var. Uyguladığımız yeni Eşitlik, Kapsayıcılık ve Çeşitlilik stratejisi ile işe alımlarda bariyerleri ve ön yargıları kaldırıyoruz, tüm çalışanlarımızın rollerindeki başarısını desteklemeleri için liderlerimize sorumluluk veriyoruz ve faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki toplumlara örnek olacak bir iş gücü olmayı amaçlıyoruz.  

 2025 yılı itibarıyla yeteri kadar temsil edilmeyen gruplardan gelen kişilerin sahip olduğu ve yönettiği işletmelerle küresel ölçekte toplam 2 milyar Avro iş hacmine ulaşma taahhüdümüz sayesinde, kapsayıcılığı ve çeşitliliği teşvik etme yönündeki çalışmalarımız, kendi çalışanlarımızın ve faaliyetlerimizin de ötesine geçecek. Bu tedarikçiler; kadınların, yeteri kadar temsil edilmeyen etnik grupların, engelli ve LGBTQI+ olan kişilerin sahip olduğu ve yönettiği, küçük ve orta ölçekli işletmeler olacaktır. Belirtilen iş hacminin ötesinde, bu işletmelerin yeni becerilere, finansman ve iş fırsatlarına erişebilmeleri amacıyla onları yeni Tedarikçi Gelişim Programımız ile de destekleyeceğiz. Değer zincirimizde tedarikçi çeşitliliğini destekleyerek, tedarikçilerin de kendi iş ortaklarında çeşitliliği desteklemeleri yönünde teşvik edeceğiz.  

Değişim yaratmak için ayrıca markalarımızın gücünü ve dünyanın ikinci büyük reklam vereni statümüzü de kullanmak istiyoruz. Hem ekran önünü hem de kamera arkasını gözeterek, reklamlarda çeşitlilik yaklaşımının arttığından emin olacağız ve reklam yoluyla sürdürülen kalıp yargıların azaltılmasına reklamlarımız ile destek olacağız ve insanlarda çeşitliliğin benimsenmesi gerektiğini vurgulayacağız.  

Çalışanların iş hayatının geleceğine hazırlanması 

Daha adil ve daha kapsayıcı bir toplum oluşturma yönündeki çalışmalarımızın yanı sıra, dünyada meydana gelen değişimlerin birçok insanın iş bulma beklentilerini de etkilediğinin bilincindeyiz. Çalışma hayatındaki roller, yerler, saatler ve beceriler hızla değişiyor. Çalışanlarımızı ve kuruluşumuzun ötesindeki insanları meydana gelen toplumsal ve teknolojik değişikliklere hazırlayarak, yeni pozisyonlar sunma ve istihdamın devamını sağlama sorumluluğuna sahibiz.  

2025 yılına kadar tüm çalışanlarımızın yeni beceriler edinmiş veya mevcut becerilerini geliştirmiş olmalarını sağlayacağız. Ömür boyu kalıcı, tam zamanlı ve sabit işler sunmamız mümkün olmasa bile, çalışanlarımızın Unilever bünyesinde veya dışarıda hayatlarını idame ettirebilecekleri beceriler ile donatılmış olmalarını istiyoruz. Becerilerin geliştirilmesine ek olarak, 2030 yılına kadar yeni istihdam modelleri uygulayacağız ve çalışanlarımıza esnek çalışma seçenekleri sunacağız.  Bunlara emeklilik planları veya eğitim için işten izin verme süreleri gibi avantajlar sunan esnek iş sözleşmeleri gibi seçenekler de dâhildir. Bu yaklaşım, samimiyete ve uyum sağlamaya değer veren, yeteneği ve performansı destekleyen güçlü bir ortam oluşturacaktır. 

Unilever olarak, 2030 yılına kadar dünyada 10 milyon genci iş fırsatlarına hazır hale gelebilmeleri için ihtiyaç duyacakları temel becerilerle donatacağız. Gençlerin beceri geliştirmeleri yönünde yatırım yaparak ve onlara iş deneyimi edinebilecekleri imkânlar sunarak destek olacağız, dijital beceriler edinmelerini sağlayacağız, deneyim kazandıracağız ve üretkenliği artıracağız. Gençlerin amaçlarını keşfedebilmeleri ve eğitime, gönüllü işlere ve mesleki deneyime erişim sağlayabilmeleri için, çözüm ortaklarımızla beraber LevelUp adlı bir gençlik platformu üzerinde çalışıyoruz.

Türkiye’den Öne Çıkan Uygulamalar

  • Knorr’un 2012 yılında WWF ile başlattığı ‘Sürdürülebilir Tarım Programı’ ile bugüne kadar birlikte çalışılan 13.000 çiftçiye geleceğe dost tarım uygulamaları konusunda eğitimler verildi.
  • Lipton Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi kapsamında 2011 yılından beri her yıl 35.000 kişiye toplamda 100.000 saat doğru tarım uygulamaları hakkında eğitim verildi.
  • Türkiye’de yönetim ekibinde kadın yönetici oranı, dünya ortalamasının da ötesine geçerek yüzde 52’ye çıkarıldı. Yönetim Kurulu’nda kadın oranı yüzde 62’ye yükseldi.
  • Unilever, kadının güçlenmesi ajandası kapsamında ekosistemiyle birlikte Türkiye’de bir ilk olan Birlikte Güçlüyüz Platformunu kurdu. 2020 yılında Birlikte Güçlüyüz Platformuna Google, Vodafone, TEB gibi büyük ölçekli şirketlerin de katılmasıyla toplam 33 şirkete ve 36.000 çalışana ulaşıldı.
  • Unilever’in liderliğiyle Suriyeli gençlerin iş dünyasına entegrasyonunu hedefleyen Embark Projesi kapsamında 300’den fazla Suriyeli ve Türkiyeli gençten oluşan bir network kuruldu. Suriyeli gençler, Unilever Türkiye’de direktör olarak çalışan 13 lidere tersine mentörlük yaptı. 47 genç mentorluk programlarından mezun edildi.
  • Ben Algida Programı ile 2017 yılından bu yana toplam 4.500’den fazla gencin istihdama katılımı ve yetkinlik gelişimi desteklendi.
  • Gelecek Daha Net Gençlik Platformu ile 5.231 gence mentorluk ve beceri geliştirme eğitimi verildi.
  • TV program içeriklerinde kadına ve çocuğa şiddete yönelik içeriklerin, sosyal medyada ise siber zorbalığın engellenmesine yönelik çalışmalar yapıldı. Unilever, reklamlar aracılığıyla toplumsal cinsiyet eşitliğine zarar veren kalıp yargılarla mücadele etme vizyonuyla hareket eden Unstereotype Alliance Türkiye’nin kurucu destekçilerinden biri oldu. Türkiye dünyadaki 2. ulusal ağ olma gururunu yaşadı.