Influencer bir paylaşıma servet istiyor, markalar bütçeyi yanlış kullanıyor

Türkiye’de 84 milyonluk nüfusun yüzde 70’i İnstagram, Twitter, Facebook, LinkedIn, TikTok gibi bir sosyal medya mecrasının üyesi. Günün 8 saatini internette geçiren Türkiye’de en popüler meslek, influencer olmak. Peki, pazarlama çalışmasında bir paylaşım için 200 bin TL talep eden influencer her zaman markaya kazandırıyor mu?

Güzel bir kadın, yakışıklı bir erkek, başarılı bir sporcu, iyi bir taklitçi, bir dansçı, bir fotoğrafçı ya da kameramansanız sosyal medyada influencer olmanızın önünde bir engel yok. Sosyal medya, içerik için bir dolar harcamadan influencer olma sevdasındaki kullanıcıların çalışmalarından faydalanarak yüzlerce milyar dolarlık bir ekonomiye sahip oluyor. YouTube başta olmak üzere İnstagram, Twitter, Facebook ve LinkedIn ileTikTok’ta markaların ürünleri ve hizmetlerini paylaşmak için ınfluencer’ların 200 bin TL’ye kadar ücret belirlemesi, birçok gencin meslek olarak ınfluencer’lığı seçmesini beraberinde getiriyor.

Günümüzde ınfluencer olmak hayli zor. Bir ınfluencer için karşısında rekabette ön plana çıkmak için yüz binlerce rakip bulunuyor. Bugün ınstagram’da 10 bin ve üzeri izleyiciye sahip olmak için doğal yollardan takipçi kazanmanın yolu, günde 10’dan fazla ilgi çekici paylaşım yapmaktan geçiyor. Bu da tüm gününüzün paylaşımları tasarlamak ve oluşturmakla geçmesi anlamına geliyor. Aynı şey YouTube videoları için de geçerli, 15 dakikadan az olan videolar görece daha az izlenirken, YouTube kuralları gereği para kazandırmıyor.

Tüm prodüksiyon ünlü olmak isteyene

Bir bakıma sosyal medya ünlü ve zengin olmak isteyen adaylara ‘Yetenek Sizsiniz’ derken, tüm prodüksiyonu onlara yaptırıyor, ceplerinden bir kuruş çıkmadan gelen takipçiler ve reklamlarla beraber sosyal medya platformları trilyonlarca dolarlık bir teknoloji devine dönüşüyor. Bu yarışa giren ınfluencer adayları ise bir video için on binlerce dolar yatırım yaptıktan sonra karşılığını çoğu kez alamıyor. Çünkü sosyal medyada

-eğlence

-eğitim

-ders

-seks konuluş sayısız içerik var. Yakın zamana kadar bir ınfluencer’ın rakipleri arasından sıyrılması ve tanınması görece daha kolayken, bugün ınfluencer olmak isteyen kişinin yüz binlerce TL’lik prodüksiyon masraflarına katlanması, doğal yollardan takipçi kazanması ve markalara ismini duyurması gerekiyor.

En’leri bulma meselesi

Bir marka, sosyal medya reklam çalışması yapmak istediği zaman ilk önce hedef kitle çalışması yapmalı. Hedef kitle çalışması yapılmazsa, sayısız influencer arasından seçilecek en popüler isim bile, o markaya yeterince beğeni ya da satış kazandıramaz. Söz gelimi bugün ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo’nun Instagram’da 499 milyon takipçisinin bulunması, Ronaldo ile yapılacak bir marketing çalışmasının markaya onlarca milyon dolara mal olmasının dışında başarıya ulaşması konusunda bir garanti sağlamıyor. Önemli olan, markanın hangi ürünü ve hizmeti, hangi kitleye sunacağından geliyor.

Peki, yüz binlerce ınfluencer’ın olduğu sosyal medya dünyasında, doğru influencer nasıl seçilmeli? Markalar ellerindeki hayli yüklü bütçeleri harcarken,

-en popüler

-en çok takipçisi olan

-daha fazla etkileşim alan ve dolayısıyla paylaşım başına da yüksek ücret alan sosyal medya ünlüsünü tercih ediyor. Ama bu yöntem her zaman kazandırmıyor. Daha doğrusu artık son dönemde, sosyal medya takipçileri, izledikleri ınfluencer’ları kategorilere ayırmış durumda. Kimi ınfluencer’lar sadece komik ya da eğlenceli oldukları için tercih edilirken, bu sosyal medya ünlüsünün önerisi olan ürün ve hizmet ise tüketici tarafından kabul görmüyor. Ama daha az takipçisi olan ve kemik kitleye seslenen sosyal medya ünlüsü ise marketing anlamında daha başarılı oluyor.

Püf noktası, sosyal medya kampanyası yaparken işin uzmanlarına başvurmaktan geliyor. Bugün ınfluencer’lar hakkında geniş bir bilgi notu olmayan şirketler, ellerinde onlarca milyon dolar olsa dahi doğru kampanyaları gerçekleştiremezler. O sebeple de dünya değişirken, doğru kampanya için doğru isimleri bulmaya dönük profesyonellerin önemi her geçen gün artıyor.