Sahadaki Çalışmamızı Sağlıklı Yaptık Covid-19’da İşlerin Devamını Sağladık

Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden Micro Focus’un Türkiye ve Yunanistan Genel Müdürü Deniz Kırca, Covid-19 salgını süreci ve sonrasındaki faaliyetlerini Hardwarelab’a anlattı. Türkiye’deki büyümelerini hız kesmeden sürdürdüklerini anlatan Kırca, salgın döneminde sahadaki ekiplerinin sağlığını önceleyerek çalışmalarına iş dünyasının faaliyetlerini sürdürmesi adına devam ettiklerini söyledi. Türkiye’nin salgın döneminde daha dijital bir hayata ulaştığını anlatan Kırca, “Dünyamız bundan sonra kesinlikle çok daha dijital hale gelecek. Bugüne kadar dijital alanda yatırım yapmayan şirketler de bu alandaki paylarını artıracak, mevcut yatırımcılar daha büyüyecek. Bu alanda her türlü elemana ihtiyaç var: Bilgisayar mühendisinden, beyaz yakalı hacker’a kadar pek çok iş kolu gençleri bekliyor” dedi.

Dijital Bir Köprü Oluşturduk

Deniz Hanım, öncelikle Micro Focus’u tanımak isteriz. Müşterilerinize hangi alanlarda hizmet sağlıyorsunuz?

Bugünün dünyasında en önemli alanların başında, yazılım sektörü geliyor. Micro Focus da bu alanın lider kuruluşlarından biridir. Yazılım alanında dünyanın ilk 10 şirketi arasındayız.

Micro Focus, toplam 50 ülkede 18 bin çalışanıyla 40 binden fazla müşteriye hizmet sunan dev bir şirket. 1 Eylül 2017’de Hewlet Packard Enterprise (HPE) Software iş birimi ile yaptığımız birleşmenin ardından Micro Focus ismini aldık. Birleşme sürecinin yaşandığı en kritik yıl olan 2018’de Micro Focus, Türkiye’de yüzde 15 büyüdü. 2019 yılında Türkiye’de hedeflerimizin yüzde 120 üzerine çıkarak yüzde 40 büyüme gerçekleştirdik. Müşteri odaklı yaklaşımımızla işletmelere ihtiyaçları olan her türlü desteği sağlıyoruz. Böylece bizimle çalışan şirketler daha hızlı ve etkin şekilde hizmet verebilir hale geliyor. Analitik ve büyük veri, uygulama yönetimi, uygulama modernizasyon, iş sürekliliği, bilgi yönetimi, IT operasyon yönetimi ve güvenlik gibi alanlarda çözümler sunuyoruz. Şirketlerin geçmiş ile gelecek yapıları arasında dijital bir köprü oluşturduğumzu da söylemek gerekir.

Yenilikçi Çözümlerimizi Snuduk

Covid-19 sürecinde nasıl bir çalışma gerçekleştirdiniz? Bu dönemde şirketlerin ihtiyaçları hangi yönde değişti ve ne tür çözümler sundunuz?

Tüm insanların evlerine çekilerek iş ve eğitim hayatını sürdürdüğü bir yılı geride bıraktık. Dolayısıyla dijitalleşme de o oranda artış gösterdi. Sadece uzaktan eğitim ve çalışma değil, e-ticaretten e-sağlık hizmetlerine kadar pek çok alanda online bir yaşama daha hızlı alışmak ve bunu sürdürmek gerekli oldu. Bu noktada Micro Focus olarak, birçok çözümü müşterilerimize sunduk. Teknolojiye hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde Micro Focus olarak sektörlerin ve şirketlerin kritik dijital dönüşümüne yardımcı olmaktan dolayı gurur duyduk. Müşterilerimizin BT altyapılarını dijital dönüşümle sadeleştirmek, karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmelerine destek olmak, oluşan yeni fırsatları yakalamalarını sağlamak en önemli misyonumuz. Yenilikçi teknoloji ve çözümlerimizi müşterilerimizin bulundukları alanda hızlanmaları, işlerini geleceğe taşımaları için onlara sunduk. İş dünyasında pandeminin etkileri sert oldu. Tedarik zinciri, lojistik gibi dışa bağımlı alanlarda kesintiler iş sürekliliğini etkilerken, dijitalleşmeyi tamamlayamamış kurumlar iç iletişimden pazarlamaya, finanstan yönetime kadar birçok departmanda olumsuzluklarla karşılaştı. Global politikaları gereği uzaktan çalışmanın desteklenmesine yönelik uygulamaları bulunan Micro Focus ile bu adaptasyon ve geçiş sürecini kolayca tamamladık. Sürecin en başından bu yana tüm ekipler anlık bilgilendirildi ve çalışanların kendilerini daha iyi hissedip risk almadan işlerini yapabilecekleri çalışan modellerine geçmelerini önerildi. Bizlerin önceliği her zaman çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın sağlığı oldu. Çalışanlarımız arasında yurtdışındaki çeşitli projelerde yer alan danışmanlarımız vardı, onların sağlıkla ülkeye dönüşünü ve işlerini uzaktan yapabilmelerini sağladık. Uzaktan çalışmaya ek olarak Micro Focus, seyahatlerde de düzenlemeye gitti ve her türlü BT desteği için sistemsel değişiklikleri gerçekleştirdik. Uzaktan erişim ve ortak toplantı platformlarımıza ek olarak sanal bir ekip kurarak müşterilerimize ve iş ortaklarımıza çözüm bilgilendirmesi ve destek süreçlerini başlattık. Micro Focus’un önceliği her zaman çalışanlarımızın ve müşterilerimizin sağlığı oldu. Hollanda’nın Lahey kentinde gerçekleştirmeyi planladığımız Micro Focus Universe 2020 adlı en büyük etkinliğimizi sadece iki hafta öncesinden “Micro Focus Virtual Universe 2020” adıyla sanal ortama taşıdık. Üç gün sürecek ve 2 bine yakın katılımcının ağırlanacağı etkinlikteki bu değişim son derece kritik bir karardı. Etkinlik, fiziksel hacminden daha büyük bir şekilde, başarıyla tamamlandı.

Deniz Kırca

6.6 Milyon Kişi Evden Çalıştı

Geçen yıl aynı zamanda şirketlerin başlıca sorununun siber saldırıların artışı olarak kayda geçtiği bir yıl da oldu?

Evde kal ve çalış döneminde hayatımızdaki online olma halinin hızlı yükselişi, hackerlar için de bir fırsat doğurdu. Yapılan çalışmalara göre Türkiye, dünyada en fazla siber saldırıya uğrayan ülke oldu. Bunda daha önce evde çalışan kişi sayısının sadece 600 bin olmasının da payı yüksek: O kişiler, evden çalışmayı bir lüks olarak kabul eden şirketlerce istihdam ediliyordu. Bugün Türkiye’de telekomünikasyondan enerjiye, savunmadan e-ticarete kadar pek çok kritik alanda görev yapan 6.6 milyon kişi evden çalışıyor ve eğitim hizmeti veriyor. Dolayısıyla hackerlar için kişisel bilgiler çok değerli hale geldi. Özellikle 65 yaş ve üzeri yeni internet kullanıcıları da hackerların hedefi oldu. Kişisel verilerin çalınması için şirketlerin sitelerinin kopyalanması ya da çeşitli yöntemlerle hacklenmesi olayları da sıklıkla yaşandı. Biz de bu noktada Atar Labs yatırımımızın faydasını görerek, çalışmalarımızı hızlandırdık.

Ülkemizin Potansiyeli Büyük

Tam olarak aynı konuyu sormak istiyordum: Büyük bir yatırımla Atar Labs’ı satın alarak siber güvenlik alanında ön plana geçtiniz? Bu girişiminizden söz eder misiniz?

Atar Labs ile siber güvenlik konusunda önemli bir adım atmış olduk. Bu yatırımımız sayesinde

İsrail, İspanya, Portekiz, İtalya ve Hollanda gibi ülkeler arasından tercihini Türk mühendislerinden yana yaptı. Micro Focus, bu satın almayla, siber güvenlik Ar-Ge’sini Ankara’da yapıyor. Türkiye açısından siber güvenlik alanında bir ilk olan bu satın almayla Türkiye’deki yazılım ve ürün geliştirme pazarını daha da geliştirmeyi planlıyoruz.
Türkiye’yi bölgesel ölçekte teknolojinin önemli bir kesişim noktası olarak görüyoruz ve Atar Labs’ın bölgedeki güvenlik inovasyonunda büyük rolü olduğuna inanıyoruz. Atar Labs’ın SOAR teknolojisinin gücü, Micro Focus ArcSight’ın tehdit tespiti özellikleriyle birleşerek müşterilerimize tepki ve müdahale etkinliğini yönetmek ve otomatikleştirmek için entegre bir seçenek sunuyor. Bu tehditlere maruz kalma süresini azaltırken SecOps ekibinin etkinliğini de artırıyor. Ayrıca bu satın alma, ülke olarak pazar potansiyelimizi de gözler önüne seriyor. Bu alımla birlikte; Atar Labs’ın kabiliyetleri Türkiye sınırlarından çıkıp dünyanın diğer ülkelerine kolaylıkla yayılabilecek. Satın almadan sonra da Atar Labs’la çok hızlı bir uyum süreci yaşadık. Herhangi bir adaptasyon problemi yaşanmadan hem ekiplerin hem projelerin entegrasyonu çok başarılı bir şekilde sağlandı. Böylece Micro Focus olarak bizler de portföy yetkinliğimizi artırmış olduk.

Pazara Uygun Çözümler Ürettik

Peki, Micro Focus olarak Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz? Pilot ülkenin Türkiye seçilmesi ne tür avantajlar sağlayacak?

Türkiye bizim için çok önemli. Bunu da yatırımlarımız ile gösterdiğimizi düşünüyoruz. Micro Focus’un benzer yatırımlarına bakınca da ülkemizin seçilmesinin, teknoloji sektörü ve istihdam için ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Micro Focus CEO’muz Stephen Murdoch’ın 2019’da Türkiye ziyaretinde İstanbul ve Ankara’da yaptığı üst düzey görüşmelerin bu yatırıma olumlu bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Murdoch’un Türkiye’yi bizzat ziyaret ederek şirket stratejilerini Türkiye’deki iş ortaklarıyla ve diğer paydaşlarla ilk ağızdan paylaşması, Türkiye pazarına verilen büyük değerin ve büyüme konusundaki kararlılığın en önemli göstergesi. Micro Focus CEO’sunun Türkiye pazarına verdiği öneme ilişkin açıklamalarının üzerinden bir yıl bile geçmeden Türkiye’nin lider güvenlik şirketi Atar Labs’ı satın aldık. Türkiye, Micro Focus içinde Güney ve Kuzey Avrupa Bölgeleri arasında yer alıyor ve son yıllarda gösterdiğimiz performansla da 2020 yılı içinde ilkleri başardığımız için pilot ülke olarak seçildik. Bu bizim için 2020 yılının en önemli başarı sonuçlarımızdan biri oldu. Yine geçen yıl Haziran ayında yaptığımız Atar Labs satın alması Türkiye’yi global düzeyde izlenen ve takip edilen bir ülke konumuna getirdi. Benim de sorumluluklarım arttı. Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ın genel müdürü oldum, böylece görev kapsamım genişledi. Daha önce globaldeki bölgelere bağlı çalışırken artık sorumluluğumdaki tüm ülkelerdeki ekipler bana bağlı olarak faaliyetlerini yürütüyor. Böylelikle daha hızlı karar alıp, pazar dinamiklerini göz önünde bulundurarak daha hızlı çözüm üretebiliyoruz.

İstihdam İçin Fırsat Var

Gelecek yıllarda dijitalleşmenin daha da artacağını düşünerek; bu alana yönelmek isteyen gençler için neler söylemek istersiniz?

Covid-19 salgını bize gösterdi ki, dünyada bunun gibi yeni salgınların da yaşanması olasıdır. Oysa ki biz hayatımızı özgürce seyahat etme, spor ve kültür faaliyetlerinde bulunma, topluluklarla bir araya gelme üzerine kurmuştuk. Şimdi bilim insanlarına göre, sadece Covid-19 salgınının tamamen ortadan kalkması bile 2030 yılını bulabilir. Hatta başka yeni salgınların da dünyamızı sarması olasılıklar arasındadır. Öte yandan bu salgın döneminde tüm insanlık ve çalışma dünyası hibrit çalışmayı ve online alanın büyüklüğünü keşfetti. Dolayısıyla tüm IT sektörü bundan etkilendi. Öte yandan siber güvenlik, bulut ve diğer servisler de bu büyüme ve etkilenmeden payını aldı. Dünyamız bundan sonra kesinlikle çok daha dijital hale gelecek. Bugüne kadar dijital alanda yatırım yapmayan şirketler de bu alandaki paylarını artıracak, mevcut yatırımcılar daha büyüyecek. Bu alanda her türlü elemana ihtiyaç var: Bilgisayar mühendisinden, beyaz yakalı hacker’a kadar pek çok iş kolu gençleri bekliyor. Meslek tercihi yapılırken, ben gençlerin özellikle geleceği göz önünde bulundurmasını tercih ederim. Bir müzik öğretmeni olacaksanız, uzaktan eğitimde seslerin doğru algılanması konusuna eğilmeniz gerek, doktor olacaksanız, uzaktan muayene teknikleri hakkında çalışmanız gerekiyor. Zaten 5G de hayatımıza yakında bunu sokacak ve buna daha hazırlık aşamamız sürerken, 6G’yi konuşmaya başlayacağız. Dolayısıyla bizim gibi şirketlerin de kalifiye eleman ihtiyacı her zaman için artacak ve bu noktada yetişmiş, yetişmeye uygun kişileri istihdam için hazır olacağız.