COVID-19 pandemisinin, iş veya tatil amaçlı seyahat davranışlarımız üzerinde büyük bir etkisi oldu. Ancak toplantılar ve diğer iletişim biçimleri için dijital alternatiflere yönelmek, modern dünyanın tüm ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Bazı durumlarda yine seyahate ihtiyacımız oluyor. Aynı durum, önümüzdeki yıllarda özellikle aşıyla elde edilecek başarılar ışığında tatil için de geçerli olacak. Ancak seyahat gelecekte biraz farklı bir şekil alabilir. COVID’in etkisi seyahatin yalnızca fiziksel yönlerinde değil, dijital alanda da görülecek ve yeni tehditler ortaya çıkacak. Belki de ilerde bizi bekleyen en büyük sorun mahremiyet olacak.
Kağıttan Gelen Tehlike
Salgının yayılımını takip etmek ve pandemiyi kontrol altına almak amacıyla içinde bulunduğumuz dönemde insanları takip etmek için farklı yöntemler geliştirildi. Restoranda yemek yemek için çevrimiçi kayıt yaptırmanız gerekiyor, bara girerken bir kağıda adınızı ve adres bilgilerinizi yazmanız isteniyor, tüm bunlar kişisel verilerinizi bilinmeyen kişilerle paylaşmanıza neden oluyor. Tıp uzmanlarının bu tür verilere erişmesi salgının yayılmasıyla mücadele adına faydalı olsa da, örneğin güvenlik güçleri veya diğer personeller tarafından bu tür verilere yetkisiz erişimin sağlandığı da görüldü. Fiziksel konumun kaçınılmaz takibi, gizliliğe yönelik büyük bir tehdit oluşturuyor. Zira suçlular bu tür verilere erişebiliyor ve bu verileri kimlik avı, spam veya fidye yazılımı gibi kötü amaçlı yazılım saldırıları gibi başka saldırılar için kullanabiliyor. Dahası bazı ülkeler gezginlerden yalnızca tıbbi testleri değil, aynı zamanda onları kalıcı, hedefli bir şekilde gözetim altına almayı mümkün kılan izleme uygulamalarını yüklemeye zorlayarak özel bilgilerini kapsamlı bir şekilde paylaşmalarını talep ediyor. Bu tür politikaların ne kadar süredir yürürlükte olduğunu tahmin etmek zor olsa da bazı ülkelerde bunun sürekli kalması bile olası durumda görünüyor.
Kendi Eviniz Değil
İzleme uygulamaları çok sayıda işlev sunabiliyor. Örneğin yalnızca gerçek zamanlı konum verilerini elde etmekle kalmıyor, aynı zamanda akıllı telefonunuzdaki yerel verilere de erişebiliyor. Şimdiye kadar bu tür uygulamaların ne kadar süre kullanılacağını ve pandemi azaldığında geleceklerinin nasıl olacağını tahmin edemiyoruz. Suçlular veya yeni sağlık krizleri gibi benzer bir takip için gelecekte başka talepler de olabilir. Bu yolla toplanan uygulamaların ve verilerin bundan sonra nasıl kullanılacağını da izlemek gerekiyor. Salgın ve sonrasında getirilen kısıtlamalar diğer açılardan da mahremiyeti artırabilir. Kaspersky geçen yıl seyahat ederken sık karşılaşılan bir sorun olan “görsel ve işitsel bilgisayar korsanlığı” (diğer adıyla “omuz sörfü”) üzerine bir çalışma gerçekleştirdi. Kaspersky, seyahat için evinizden çıkarken aklınızda bulundurmanız gereken bazı önemli noktaları şöyle sıralıyor: Muhtemelen otellerin ve diğer konaklama sağlayıcılarının sıklıkla kullandığı “ev gibi hissettiriyor” ifadesini biliyorsunuzdur. Dürüst olmak gerekirse buranın sizin eviniz olmadığını anlamalısınız. Akıllı teknolojilerin artmasıyla evinizde sahip olduğunuz tüm teknolojiye hakim olabilirsiniz, ancak size ait olmayan yerlerde çevrenizdeki IoT cihazları üzerinde hiçbir kontrolünüz yoktur. Odanızda kameralı smartTV var mı? Modern konaklama odalarına entegre edilmiş akıllı hava kontrolleri, sesli asistanlar, eğlence teklifleri ve diğer tüm küçük yardımcılar ne olacak? Kendi cihazlarınızı onlara bağlarsanız hepsi gizliliğiniz için bir tehdit olabilir veya güvenlik sorunu oluşturabilir. Telefonunuzu şarj etmek için USB bağlantı noktasına sahip bir elektrik prizi bile cihazınızın güvenliği veya fiziksel sağlığı açısından bir risk oluşturabilir. Oteller ve etkinlik yerleri az sayıda turistin olduğu bu dönemi mekanlarını yenilemek için kullanıyor. Bu da yakın gelecekte konaklama tesislerinde bu tür teknolojilerin daha fazla entegre olduğunu görebileceğimiz anlamına geliyor.
Kimlik Avına Dikkat
Akıllı telefonlar, tabletler, dizüstü bilgisayarlar, e-kitap okuyucular ve benzerleri gibi çeşitli cihazlarla seyahat edebilirsiniz. Otellerde, restoranlarda veya diğer yerlerde yerel WiFi kullanmak da oldukça konforlu gelir. Bu sayede yeterli bağlantı hızına sahip olabilirsiniz ve dolaşım ağınızın dışındayken bile yüksek iletişim faturaları konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Peki bağlı olduğunuz ağı kimin kontrol ettiğini hiç düşündünüz mü? Ne tür verileri paylaşıyorsunuz, hangi web sitelerini açıyorsunuz? Sadece operatör değil suçlular da trafiğinizi gözetleyebilir, hassas verilerinizi toplayabilir ve cihazlarınıza saldırmaya çalışabilir. Yalnızca yerel cihazınızda değil uzaktan bağlantılarda da şifreleme kullanmak, uçak biletinizi kaybetmemek kadar önemlidir. Herkes dijital biletleri sevmez, bazen basılı bir biniş kartı kaçınılmazdır. Günümüzde oteller ve lokasyonlar, genellikle tabletler veya bir bilgisayar olmak üzere halka açık self servis kiosklar sunmaktadır. Bu kiosklarda e-posta hesabınıza giriş yaparsınız veya biletinizi nerede saklamış olursanız olun, açar ve yazdırırsınız. Bu işlem birkaç dakika sürebilir, ancak hiçbir şey unutmadınız mı? Çıkış sırasındaki stres nedeniyle “Çıkış” ve “Tarama verilerini temizle” tuşuna basmayı atlayabilirsiniz. Büyük bir portföye sahip belirli küresel servis sağlayıcıların hesaplarını kullanırken, e-postalar, dokümanlar ve takviminiz gibi tüm verilere tam erişimi koruyan bu tür birçok cihazla karşılaşılabilir. Bu yalnızca verileriniz için bir tehdit değil, aynı zamanda verilerinizin suçlular tarafından kötüye kullanılması riskini de beraberinde getirir. Kişilerinize ve sosyal ağınıza spam veya kimlik avı e-postaları gönderebilirler.